1 Nisan 2013 Pazartesi

Ankara 2 - Birhan Keskin

Bilen bilir Ankara'yı tutku derecesinde severim. Hakkında yazılanları okumaktan büyük bir haz duyarım. Hatta yazılarda nefret ya da küçümseme gördüğümde bile içten içe Ankara'dan bahsediliyor oluşu mutlu eder beni. En son Ruhi Mücerret'te rastladım Ankara'ya. Pek sevmiyor roman kahramanı Ankara'yı. Oldukça iddialı cümleleri var bu hususta: "Ankara'da yaşamaktansa, İstanbul'da ölmeyi yeğlerim." Üzücü ama 100 yaşındaki bir adamı hoş görmekten başka seçeneğim yok.

Fotoğraflarda güzel çıkmıyor şehrim. İstanbul kadar görkemli değil! Bu onu sevmeye engel mi? Tek bir engel yok aramızda. Uzaklıklar da olmaz inşallah.

Bir röportajında Birhan Keskin: “Yaz’ları benim günüm geçmiyor aslında. Ben sadece Yaz’ın bitmesini bekliyorum. Hatta Yaz’la ciddi bir problemim var,” demiş. Ondan farklı düşünmüyorum. Hele onun da belirttiği gibi yaş aldıkça daha bir sevmez oldum yaz aylarını. Fakat bu şehrin sadece yaz aylarında göreceğiniz tenhalığını da çok seviyorum. Yazı bile çekilir hâle getiren şehirdir.

Hakkında nefis şiirler yazılmıştır sevilen şairlerin kaleminden:

Ankara 2

Halimi anlatacak sözler yazamam artık
Bu kavruk mektuba
Rüzgârdan yan yatmış otlar koydum
Gerisini sen anla.

Ankara,
Kekliğinim, boynumda bir siyah halka.

Birhan Keskin
-Y’ol- (sf 68)

1 yorum: