Pazardan pazara uğrar duruma geldim. Okuduklarımı biriktirmekle meşgulüm şu sıralar. Mustafa Kutlu'nun "Uzun Hikâye"sini, Sevan Nişanyan'ın "Kelimebaz"ını, Cogito'nun "Aşk", PsikeArt'ın "Unutmak" ve Notos'un "Tomris Uyar" sayıları elimdeki dergi ve kitaplar.
"Uzun Hikâye" kısacık bir kitap birkaç saatte bitirmek mümkün. Etkisi o kadar kısa sürmüyor ama. Akıcı, olay merkezli, sürükleyici bir mekan anlayışı olan iyi bir kitap. Bu kitapla beraber Mustafa Kutlu ile tanışmış oldum. Bütün kitaplarını okuma hevesiyle ve enerjisiyle doluyum. İşin maddi kısmı biraz düşündürse de ona da bir formül bulduğum kanısındayım. İnternet sahafçısı olarak bilinen "Nadir Kitap" derdime çare olarak görünüyor. Siteden kitap almış arkadaşlarım gayet memnunlar sonuçlarından. Hikayeye dönecek olursak kahramanımız anlatıcı olsa da asıl annattığı kişi babası ki o baba hayran olunası bir baba. Uzun Hikâye bir roman gibi zamanın uzunca bir dilimini ele alıyor. Hikâye oluşu nedeniyle de yüzeysel bir aktarım söz konusu. Derinlemesine irdenenmiyor kişiler. Elbette bu hikâye kişilerini sevmemize engel değil.
Sevan Nişanyan'ın "Kelimebaz" adlı kitabı ise sözcüklerin etimolojik incelemelerinin yapıldığı bir başucu kitabı. Kitabı sadece okumakla kalmıyor aynı zamanda notlar alıyorum. Hatta ezber çalışmaları yaptığımı bile söyleyebilirim. Derslerde ve arkadaş sohbetlerinde bolca kullandığım "popüler" sözcüklerin kökenleri hakkında keyifli bilgiler sunuyor kitap. Bu kitapla beraber etimolojinin tam olarak benim ilgi alanım olduğunu fark ettim. Meğer ne çok seviyormuşum sözcüklerin anlamlarını, kökenlerini, ilk olarak ne zaman kim tarafından kullanıldığını. Bağlamlarını, diğer dillerdeki yansımalarını. Aslında Sevan Nişanyan'ın "Elif'in Öküzü ve Sürprizler Kitabı"nı okumayı istiyordum. Fakat kitabın baskısı yok. Ankara'daki sahafları ve diğer kitapçıları alt üst ettiğim halde hiçbir yerde bulamadım. İnternette de yoktu. Arkadaş tavsiyesiyle Nadir Kitap'ta buldum. Sanal kart oluşturmayı beklediğim için hala satın almadım. Orada duruyor olması içimi rahatlatmakla beraber o kadar çok muhabbetini yaptım ki biri alacak diye de ödüm kopuyor.
Dergilere gelince onlar hakkında ayrıca yazmayı düşünüyorum. İyice sıkılmayalım.
Bir de nisan geldi. En sevdiğim ikinci aydır kendileri. Arınmayı sağlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder