22 Kasım 2011 Salı

Hayat bir yorumdan ibarettir!

Edebi metinlerin, her okunuşta yeni anlamlar kazanmak gibi bir özelliği bulunur. Okuyucu, metinle beraber tüm hayatını ardına alır. Yazar ise, gerçek anlamları dışında kullandığı sözcüklerle düş gücüne katkıda bulunur.

Bağlama uygun olarak anlamı değişen sözcüklerle beraber yorumlama bize kalmıştır.Bir gün Victor Hugo, yazdığı bir şiiri yorumlamaları için öğrencilerine verir. Öğrencilerinden gelen yorumları okuyunca: "Bu yorumların hiçbirini kastetmemiştim." der. Şairin söylemediklerini ya da söylemek istemediklerini de yordar okuyucu.

Hayat da böyle. Hepimiz kendi yorumumuzu yaşıyoruz. Bazen bir şiir söylüyoruz. Bazen ise düz bir metni okuyoruz. Bazen dalgalanıp, bazen sessizliğe gömülüyoruz. Hayatımızdaki herkes için farklı bir anlamı ifade ediyoruz. Fakat biz bambaşka bir anlamı yaşıyoruz. Yaşadığımız anlamlardan bazen hoşnut, bazen mutsuz oluyoruz.

Kendi yaşamımla ilgili olarak net bir şekilde söyleyebilirim ki düz bir yolda herkesle beraberce yürümeyi sevmiyorum. Engebeli yolları severim gibi saçmasapan cümleler de kurmayacağım. Ama zikzaklar çizmenin sakıncası yok. Varılacak yer belli iken acele etmenin anlamı yok.

"Anlam" ve "mana" sözcüklerini eş sözcüklermiş gibi kullananları görüyorum. "Anlam" bizim söze yüklediklerimizdir.Çıkardığımız sonuçtur. Kişiden kişiye değişir.Çoktur. "Mana" ise tektir. Anlamlardan söz ederiz de manalar demeyiz. Ya da diyorsanız, yanılıyorsunuz. Ya da siz bilirsiniz. Şiir dizeleriyle düşünmeyi severim. Tüm ikna çabalarıma rağmen benim gibi düşünmeyen kişilerle karşılaştığımda aklıma Faruk Nafiz'in şu dizeleri gelir: "Arkadaş! Biz bu yolda türküler tuttururken/ Sana uğurlar olsun ayrılıyor yolumuz."  Yolların ayrılması iyidir. Kalabalık bir yolda yürümektense tenha ama güvenli yolları tercih ederim.

Az ama öz dostlukları tercih edenler beri gelsin! İmaj düşkünleri öte giderken, aynı olmaktan gocunmayan; ama sıradan da olmayanlar beri gelsin!

Sözlerimi Afili Filinta, Murat Uyurkulak'ın şu güzel satırlarıyla sonlandırıyorum:



"Edebiyatçının eseri kalır, okuyucu ise ölür… Okudukça zevkleriniz incelir, daha tuhaf, daha rafine kitaplara, yazarlara el atmaya başlarsınız, bu meşgale sırasında muhtemelen hayat gailesi bakımından dibe doğru kaymaktasınızdır. Okuduklarınızı,müstesna olduğunu düşündüğünüz satırları birilerine anlatmak istersiniz, zira şahsa mahsusun hazzı kısa sürer, ömrü uzun olan paylaşmaktır. Fakat ortalığı her zamanki gibi kaba saba kelimeler, düşük cümleler işgal etmiştir, o gürültüde kimse sizi duymaz. Okumak hem bir hayat başarısızlığının, ki unutmayın okumak mağlupların işidir, hem de derin bir yalnızlık hissinin sebebi olup çıkmıştır. Okuduğunuz onca kitabı, hayatınızı yatırdığınız o zorlu ve hassas meşgaleyi mezara götüreceğinizden korkmaya başlarsınız. Ve siz de bilirsiniz ki yalnız ölmek zordur, arkanızda mutlaka birkaç müttefik, birkaç şahit bırakmak istersiniz."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder