İhsan Oktay Anar'la tanışmam 2010 yazına denk gelir. Biraz geç olmakla beraber, zararın neresinden dönersek kâr anlayışıyla teselli bulmaktayım. Yeni başlayanlar için tavsiye edildiği gibi ben de "Puslu Kıtalar Atlası" ile onun kurgu dünyasına adım attım. İki gün içinde bitirdiğim bu romanın ardından kitapçıdan tüm eserlerini satın aldım. Eserin taşıdığı tüm özellikler bir yana (bir yana bırakmak o kadar basit olmamakla beraber) yazarın hakim olduğu, evirip çevirdiği, şiir gibi oluşturduğu, bir işçi gibi emek sarf ettiği dil mükemmelliğine hayran olmamak elde değil.
Amat'ı okumadan kenara ayırdım. Çünkü; okuduğum bir romanı ne kadar sevmiş olursam olayım, yeniden elime almam mümkün olmuyor. Amat'ı, yazarı bir anda tüketmemek için bıraktım. Merak ederek, özleyerek bir yıl geçti.
Yaz tatilinin başlamasıyla beraber nihayet ve maalesef "Amat" elimde. 'Nihayet' çünkü; İhsan Oktay Anar gibi yazan, dile hakim, kurgusu sağlam, hayal dünyası engin, teşbih ve telmihleri benzersiz yaşayan başka bir yazarımız yok. Bir de üslûbu bağımlılık yapıyor, sürekli onu okumak istiyorsunuz. 'Maalesef' çünkü; ufukta başka bir eseri yok ve son cümlelerimi, paragraflarımı tüketiyorum. Ne acı!
Yazar eserlerinde duruşunu bozmuyor. Biri daha az, diğeri daha kıymetli eserlerle muhatap etmiyor bizi. Hep aynı değerde. değersizlik onun kıyılarında gezinmiyor. "Puslu Kıtalar Atlası" ilk gözağrım olduğu, "Suskunlar" taşıdığı isim ve musikiyle olan tezat birlikteliği, "Efrâsiyâb'ın Hikâyeleri" farklı rüyalar kurdurduğu, "Kitab-ül Hiyel" hiç alakam ve ilgim olmayan bir alemi bana sevdirdiği için çok güzel.
Şu an hala okuduğum "Amat"a gelince, okurken (diğer romanlarında da olduğu gibi) bilmediğiniz birçok kelime ile karşılaşacaksınız. Çoğu denizcilikle ilgili terimler. Anlamlarını aramak için üşenmeyin ve bulun. Eser mana kazanır, bu arada sizi boş bırakmaz, düşünce dünyanızı zenginleştirir. Popüler kitaplardan vazgeçin ve günümüz romanını tarihe dönüş yapan İhsan Oktay Anar'dan öğrenin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder