dünyanın bütün bahaneleri bir araya gelse, yaşadıklarımızı berkitemez. birimiz neden bahsettiğimizi unutmalı! neden bahsettiğimizin ne önemi var? hem neden bahsedebiliriz ki biz?! bahsettiklerimizin ne kadar ötesine geçebiliriz? mesele şu; biz bir şeyden bahsederken, bir şeyden bahsettiğimizin her daim farkındayız! susup, sadece birbirimize baksak? ve bu sıra gözlerimiz dahi konuşmasa… sanki o vakit, gerçek bir suskunluk koyabiliriz aramıza.
başımıza ne geldiyse, hep konuştuklarımızdan! tabi bir de anladıklarımız var. oysa ne varsa, konuşamadıklarımızda! ne varsa, işte o anlamadıklarımız var ya, hepsi onlar! oraya gitmenin bir yolunu bulmalıyız. konuşmadan ve anlamadan, insan neyin farkında olabilir ki? ey senin farkında olmamla başlayan maceram, bana borç ver biraz! ey sırrın bir işe yaramadığı açıklık! ey sen! ve ey sen olmayan! ve ey sen olmakla olmamak arasında salınan! bütün yazmadıklarım beni bulsun, böylece yazmayabilirim!
sana dönünce lunaparkta bir çocuğun ölümünü seyreder gibiyim azizem. ben artık biraz uyumalıyım. biraz kiraz yemeliyim. ve ey su içmek, beni boşver! ölmek gibi sevmek… asıl bu eksik aramızda!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder