31 Ekim 2011 Pazartesi

Bİ'ŞARKI - EY SAREBAN

(Mohsen Namjoo'nun Farsça'nın en iyi şiirlerinden birini besteyerek söylediği 'Ey Sareban' bize sözcüklerin de kokularının olduğunu kanıtlar gibi... Terk-i diyar özlemi çekenleri kucaklar gibi... Leyla'dan vazgeçenlere bağrını açar gibi... Leyla'yı, Leyla yapanın Mecnun olduğunu vurgular gibi... Güzelliğin on para etmez bu bendeki aşk olmasa gerçeğini yüzümüze çarpar gibi... Noktayı, virgüle bağlar gibi... Özneyi yüklemden saklar gibi... Tutkuyla kendine bağlayan bir yanı var şarkının, çok mutlu dahi olsanız hüzünlenip iç geçirmekten, kervancıya diş bilemekten, adını bilmediğiniz lakin Kays'tır mutlak dediğiniz aşığa üzülmekten geri duramıyorsunuz.Bir de dinledikçe dinleyesiniz geliyor. Yeni Leyla'lara kavuşan Mecnun'umuza armağan olsun. TRT1 ekranlarında bu gece)

ey kervancı, ey kervan!
leyla’mı nereye götürüyorsun,
leyla, canım ve yüreğim olduğu halde?
ey kervancı,
leyla’mı niçin götürüyorsun,
birbirimize yalnızken verdiğimiz sözlere tanrı şahitken?
ve aşkımızın karar kılmadığı hiçbir yer yokken?

ey kervancı,
leyla’mı nereye götürüyorsun,
ey kervancı,
leyla’mı niçin götürüyorsun,

inancımın tamamı geçici dünyaya dair
aşkın kıvılcımları yaşamın kendisi olmuş
oysa yarin hatırası aşkın bir damlasından bile güzeldir
aşık olmanın ateşi yaşamdan daha özgedir

tanrım kalplerdeki sevgiyi daima o kalplerde bırak,
benim kalbimde bıraktığın gibi
ve
leyla ile mecnun efsane oldular
oysa bizim hikayemiz sonsuzluğa erişti

sen şimdi aşkımın tek göstergesisin
hüznümün, güzümden okunmayan hali
bu hüznün elinden hangi hallerdeyim bilmiyorsun
senden sonra var olmadım ben tanrı biliyor
kalbimin yapraklarını gör ve git
tufan gibi inşa et hüznün dallarını
gül idik, gülleri derip git
ki ben gül ağacıydım
tufanın ayakları dibinde oturan
vücudunun bütün dallarını
tabiatın hışmıyla kır

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder