ikimiz bir infial
ikimiz bir ikilik
dilin kemiği yok gibi.
beni konuşturan sensin işte
senin bu iyiliğin hep iyiliğin
vahşi iyiliğin senin, teslim iyiliğin
tartışmasız iyiliğin, taş kesilmiş iyiliğin
baş kesen iyiliğin yok mu bir de
bir güzel sustum kendimle görülmeye değerdi
kendimle dediğim lafın gelişi
seninle ben ikimiz
arasından kelimelerin geçmediği iki ağız
ortasından sanki işgal ordusu geçmiş bir toprağız
kime sorsam elbet görmüştü seni kesenin ağzını açmıştım
bazısı rivayetle konuşur
onlarla bile seni bahis konusu yapmıştım
ne kulplar takıp takıştırdım, nasıl da yakıştılar
sonra bütün çakallar kanımda yarıştılar
beni böyle bıktıran kanıma karışan nelerinle
şimdi al git bahaneleri
hırlı huysuz değillemeleri
dillendirmedi beni hiçbir senestezi
hiçbir sözü bölmedi kesilen onca sözüm
ne ki tutulacak söz kaldı mı aramızda
aramızda göğe kaldırılmış bütün duvarlar
ağırdan almalar, güzel havaların pusu
rayları yolundan çıkaran sözün kudreti bitti
biten bir çarpışmanın bütün gerekçeleri
ardımızda kalacak aramızda dağılan
ukde büyüten keklik gibi çoğalacak a canım
keskin nişancı elinde can verme arzusu
beni bırak ben şimdi susmalara
hayıflanıyorum, harfleri koyuyorum, hafifliyorum
iki ölü çıkaramadım şu çıktığım savaştan
nedendir bilmiyorum
esamisi cesametinden önemli bir ölünün
yüzümün karşılığını böylece soruyorum
yaşamak ne ölmek ne
aramızda toplamı olmayan bir şeyin değeriyle
ikimiz dediğim dönüp dolaşıp
sözlerden geçtiğim tutmaktan ellerimi bırakan
bize ne diyecek miyiz dünyaya
bize ne diyemeyiz ama gidersen öleceğim
kimse ölmeyecek elbet
yine de gülünç değil söyleyince.
Zeynep Arkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder